Öncelikle bu yazıya denk geldiysen merhaba! Büyük ihtimalle ya tanışıyoruz veya tanışmasak da Yoga ile ilgileniyor veya en azından Yoga'yı merak ediyorsun. Özellikle pandemi ve kapanma süreçlerinde pek çoğumuz evde Yoga'dan çok yardım aldık. Hatta bir çokları yoga ile tam da bu dönemde tanıştı. Bir hoca ile aynı ortamda, canlı olarak çalışmanın etkisi bambaşka olsa da online videolar bir nebze de olsa yardımımıza koştu. Peki matın üzerine geçip yaptığın (veya yapmayı düşündüğün) bu yoga pratiklerinin gerçekten fizyolojik bir faydası var mı?
Bizim dünyamızda (yoga dünyasından bahsediyorum :)) bazen abartmayı, temeli olmayan faydalardan bahsetmeyi çok severiz. Bazı yoga mitleri literatüre o kadar işlemiştir ki ne kadar dayanaksız olduğunu araştırmadan öğrenciye bunları anlatırken bulabiliriz kendimizi. Ters duruşların beyne daha fazla oksijen gitmesini sağlamasından, twistlerin burgu etkisinin iç organlarda detoks etkisi yaratmasına kadar aslı olmayan pek çok söylem hala yoga derslerinde yerini bulmakta.
Neyse ki günümüzde bilgiye çok daha hızlı ulaşabiliyoruz ve çoğu bilimsel araştırmanın sonucu halka açık olarak yayınlanıyor. Böylece inandığınız veya duyduğunuz şeylerin gerçekliğini biraz online araştırma yaparak doğrulayabilirsiniz. Aynı şekilde yoga eğitmenlerine de kendi araştırmaları yapma ve en doğru, en güncel bilgileri paylaşma sorumluluğu düşüyor.
Peki gelelim 1 saatlik bir Yoga pratiğinin bize bir faydası olup olmadığına? Buna karar verirken de varsayımlara veya kendi kişisel deneyimlerimize değil, yapılmış olan araştırmalara bakalım isterseniz. Yogaanatomy.com web sayfasının paylaştığı bir araştırmanın sonuçlarını derlemek istedim sizin için.
%78'i Kadın olan, ortalama 7 yıldır yoga deneyimi olan, yaş ortalaması 40 olan toplam 144 kişilik bir grup üzerinde yapılan çalışmaya göre, 3 duygu durumu (pozitif bir şekilde dahil olma hissi, dinginlik hissi, canlanma & yenilenme hissi) ve 5 fizyolojik kaynağın (farkındalık, beden bilinci, kendi sınırlarının ötesine geçme, spritüellik ve sosyal bağlar) 1 saatlik bir yoga dersi başında ve sonunda 8 farklı anket ile değişimi ölçülmüştür.
Araştırmanın sonucu olarak bütün bu 8 unsurun 1 saatlik bir yoga dersi sonucunda arttığı görülmüştür.
Katılımcıların 3 farklı lokasyon ve 11 farklı yoga stili içinden seçme hakkı olduğunu unutmamak lazım. Bu durumda, örneğin spritüellik, kendinin ötesine geçme ve dinginlik gibi hisler restoratif stilleri seçenlerde daha yüksek oranda artış göstermiştir. Pranayama yani nefes çalışmalarında yoğunlaşanlar üzerinde beden bilincinde artış ve kendinin ötesine geçme kavramları daha çok gözlemlenirken, yoga eğitmeni ile kurulan bağın sonuçları oldukça etkilediği görülmüştür.
Şunu unutmamak gerekiyor, yoga pratiği başlı başına bizi dengeye getiren ve şifalandıran bir pratiktir. Ama aynı zamanda bundan çok daha fazlasıdır. Yukarıdaki araştırma bile her ne kadar bilimsel metotlarla yapılmış olsa da yine insanın değişen duygu durumları baz alınarak sonuçlara ulaşılmıştır. Bazı durumlarda yoga bile kendimize ördüğümüz bir duvar olabiliyor. Sadece bize o an iyi geleni yapmak, konfor alanının dışına çıkmamak kısa vadede iyi bir fikir gibi gelebiliyor. Ancak uzun vadede olduğumuz çemberin içinde dönüp durmamıza neden oluyor olabilir.
Bu nedenle yoga yaparken ben bundan ne fayda elde ederim diye düşünmenin ötesine geçmemiz gerekir. Eylem yogası uygulamak, ve yaptığımız pratiği meyvelerinden bağımsız olarak kucaklamamız lazım. Örneğin eğer yoga pratiği sonrasında daha esnek bir bedene sahip oluyorsan şahane! Ama bu sadece pratiğin bir meyvesi. Buna bağlı kalarak kendimizi tutsak hale sokmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Pratiğin kendisi için pratik yaptığında, sadece bir gözlemci ve araştırmacı olduğunda esas yoga başlıyor. Ondan sonra da bacağını tam açsan da açamasan da çok bir önemi kalmıyor. Çünkü aslında ikisi arasında hiç bir fark yok.
İşte bu yazının başlığındaki sorunun yanıtı olarak şunu verebiliriz: Evet araştırmalar gösteriyor ki 1 saatlik bir yoga pratiği bile bir çok fayda ile geliyor. Ancak hayatımızı bütün potansiyeli ile yaşamak için bunu düzene oturtmak (dikkat ederseniz araştırma grubundaki kişilerin ortalama 7 yıllık yoga deneyimi vardı) ve hepsinden önemlisi, dikkatimizi gideceğimiz yerdense yolculuğun kendisine vermemiz gerekiyor.
Yani kısacası, boşverin yoganın şu faydası, bu faydasını... Sadece o an orada olun, gözlemleyin ve fark edin. Zaten fark ettiğiniz an hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Namaste!
Şebnem :)
Comentarios