21 Aralık Cumartesi günü En uzun geceyi yaşayacağız. Aslında bugün ışığın tekrar artmaya başlayacağı günün başlangıcı. Güz ekinoksundan beri karanlık bir geçitteydik. Bu en uzun geceyi tünelin ucundaki ışık gibi düşünürüm hep. Ama bu tabii ki geçtiğimiz son 3 aydaki karanlığın (hem fiziksel hem de içsel dönüşü simgeleyen karanlığın) faydasız olduğu anlamına gelmiyor. Hatta benim şahsen en sevdiğim dönemler diyebilirim.
İngilizce'de gündönümleri için kullanılan sözcük "solstice", anlamı ise bir bakıma "güneşin sabit durması". Hepimiz tüm göksel cisimlerden etkilendiğimiz gibi ay ve güneş'in çocukları olarak, doğamıza uyumlanmak için bu dönemde biz de biraz "sabit dur"malıyız. Bir durup içimize odaklanmak için kendimize adanmış bir zaman ayırmak bu dönem için çok iyi bir fikir olabilir. Hatta vaktimiz varsa kendi kendimize içimizdeki aydıklığın ve karanlığın dengesini onurlandırmak için ritüel tadında bir zaman ayırabiliriz. Böylece kendi bütünlüğümüzle bağlantıya geçmek, bize verilmiş hediyeleri farketmek ve daha yüksek amacımızı keşfetmek için kendimize alan açmış oluruz.
Bu dönemle uyumlanmak için işte size bir kaç pratik öneri:
Suni aydınlatmalar yerine kendinize daha loş bir ortam yaratın ve mum yakın.
Kendi alanınızı Ada Çayı, Palo Santo veya tercih edeceğiniz başka bir doğal yöntemle arındırın.
Evinizde küvetiniz varsa (ne yazık ki artık çoğu evde yok), mineralli bir banyo yapın.
Ruhunuza iyi gelen müzikleri dinleyin.
Doğaltaşlardan bir mandala oluşturun.
Günlüğünüze yazın veya not alın
Bir yoga dersine katılın veya evde pratik yapın.
Bir bardak sıcak çay için ve bedeninizi besleyecek temiz bir öğün hazırlayın kendinize.
Meditasyon yapın.
Akşam yürüyüşüne çıkın.
Doğada zaman geçirin ve nefeslerinize odaklanın.
İmkanınız varsa yıldızların altında uyuyun.
Sizin kendi ritüelleriniz varsa (yukarıdakiler gibi) bizimle paylaşın!
Tam 21 Aralık günü içimizdeki ışığa merhaba demek için saat 14.00'te Karın Çakrası (Solar Pleksus Workshopu'nda buluşuyoruz). Detaylı bilgi ve kayıt için tıklayın.